bulanık (1)
o gece sabaha kadar uyumadığımda kafamdan geçen şey buydu . Saatlerce onu
bekledim halbuki o yeni gitmişti.
yaratıcılığın bittiği yerde bir boşluk hissi alıyor beni. dolduruyor. ve
duygusal çöküntü, çoktan kaybedilmiş bi egoyla karışıp yeni bir fikir, çözüm
yolu oluşturmaya çalışıyor. artık vücudun tek bir amacı var. boşluktan çıkıp
yaşama devam etmek.
sevgi. burada herkes bana bayılıyor. çünkü burada kimse yok.
sosyal hayat. mutfaktan gelen herhangi bir ses moral veriyor. vücudumdan
başka bir vücut bu evde olup bağırdığımda duymaya hazır olmalı. telefon ve
bilgisayarı camdan atmaya hazır değilim yine de.
zaman. artık havayı
değiştirmiyor o şarkıyı biraz daha dinlersem boğulacak gibiyim..
onur. telefonu camdan atmaya hazır değilim dedim. onur nedir yaa.. nerden
geldi ve girdi dünyama. diyorum ki "orda fazla oturma çok fena
oluyo."
alkol. bir kaç gündür yaşanan tek aktivite. boşluk hissini yaklaştırdığı
için bir bakıma vücudun düşmanı.
ama ..
eğlence
çünkü.. eğlence.. burada breeders - cannonball dinlenecek. kalkıp taksime
gidilecek bir ara "care olmicak hiç bişey" akşam eve gelinecek. icq
history lerine katkıda bulunulacak. hiç hiç hiç eskisine benzemiyor.
ve başım gövdemden ayrılana kadar gülecek bir sebep arıyorum boş terliklerde.
evde değiller. neden? işyerindeler. ne zaman gelirler? bu soruyu sevgilim
sorardı. hangisi? önemli değil, hepsi sorardı. nasıl yani? paranoyaları vardı.
neden? bu soru çoktan kullanıldı.
neden? neden? başı boş sorular. yazık.
sorunlar birer kimyasal madde yalnızca bir kaç kişinin beyninde aniden
oluşan. ilişkiler de öyle. ve boşluktan çıkmak için hiç akıllıca değil bunları
düşünmek.
o kadar çirkin, o kadar çirkin yaşadık ki, geri dönüp üstünü örtemedik
siyah boyayla, kaldı hepimizin aklında bir ur gibi, yeme beni,
temizleyebilirdin hepsini.
casuslar vardı. geçmişin geleceğe sokulduğu yerlerde. binlerce. geçmiş zaman acılarıyla geldiler bana hep. günlük
sorunlar hiç acıtmazdı o zaman! yeterince berbattı hatırlamak...