İzmarit... ben
bilemezdim... onun son olduğunu... ama sen uyarmalıydın..son..ama BİS!..ama
izmarit..
Kültablandaki izmaritlere yakın hissediyorum kendimi! Ünlem fazla bu duyguya. Sallanıyorum, bulanıyorum. Otobüs denen rüzgar bir rollercoaster ve aşağı kıvrıldığını hissediyorum. Kesin bir sapış.. Çünkü bira, çünkü "sober"..
Kendim, izmaritlerin de benim gibi. Onları sevdiğini biliyorum. Onları artık içmediğini. Sigara içildiğinde yok olsa, sen ve izmarit yani ben acı çekmezdik.
Sen salona her girişinde
diğer zamanını senden kaçmaya çalışmakla geçiren ve aynı zamanda özleyen
izmarit tüm bunları bi kenara bırakıp sadece umut gibi gereksiz bir bekleyişin
ardına saklanıcaktır. Ve sen gittiğinde..
Akşamdan kalmışlık
çekiyorum... Akşamın dersini öğrenemedim ve kaldım. Ağrıyorum bu yüzden.
Ama içilmez ki
izmarit.. İkiniz için de acıdır ve yalandır bu. İzmaritin yalvarışını duy. NE
YALVARACAĞIMI BİLEMİYORUM. Ara sıra ziyaret ettiğin bu izmarit artık korkuyla
yaklaşıyo olaya..
Ne de çabuk biter
sigara... Ona alıştığında..sıradan...Asla bunun aşk olduğuna inanmadım. İlişki
çok bilimsel ve miğde bulandırcı. Bu yalnızca tütündü sigaranın içine gizlenen.
Ve sonunda ...
İzmarit değişimden
önce bir "hoşlanılmayan kişi"-dir..."ürperti"..ve yanlış
kelimeler bunlar, bu kelimeyi yalnızca "creep" anlatabilir. Çözüm
değil belki, gerçekler, bir ifade. Ve değişirken kül ve kağıdı ayrıştırır
izmarit. Kül ve kağıt olur. Kalem bulur, külü anlatır kendisine yol boyu,
altında dönen tekerlekleri anlatır, bir "ben"in korkusunu anlatır..
Sonra külü kağıda
sarar ve kendisini zevkle içer.
Bazı şeyler uykudan
bile daha güzeldi ki özlüyorum. Otobüs sallanır, sallanır, silker beni içinden,
gülmekten artık zevk almıyorum, ama yine de gülmem geliyo. Bu fuzuli işi
yapmaktan vazgeçiyorum. Güzelin çirkinden daha iyi olduğuna kesinlikle karar
verdim.
Bi sigaraydım ben
gitmek istediğin
yere gitmeden önce
başka bi engeldim
işte
ve, evet, sen
gitmek istediğin
yeri bilmiyosun.
Bloody Mary/ 1999