-ve sen burada ol-
kanepenin
üzerinde ve bu kelimeyi seven ve bu yerin eski kirli duvarlarını bilen ışık
vuruyor üstüme şimdi. ellerim soğuk.
kadın.
bu ben değilim loş sokakta
yürüyen, o şarkıyı söyleyen hatun, boynumdaki yarayı tanımıyorum. bunlar
olmadı, kirletmiyorum havayı siyaha doğru. Belki ne yaptığımı bilmiyorum.
ve sen...
kırmızı
kutsal halıyı kirleten odanın gözlerini yakan acı yeşil ışıksın sen.
ve ruhun
hala ellerinin saçlarıma yavaşça sızdığı anın uykusunda sen hala sen zannet kendini,
Sara olmuşsun bas baya, mesafe koymuşsun araya, içi boş yanlış zararlı bir iki
kelime, zaman ve ihtiyacın başladığı yerde bizim bitişimiz. Sonu olmasın acının ve yeşil ışığın sonu
olmasın, hassas beyaz bir sırtta elimin izini bırakırken gözlerimin güneşten
yanmasını hissetmeyeyim, burada ol yine.
ters döndüm
ters döndüm kapat gözlerini görmek için, 3 sevimli gözünden birini üzerimde tut
acı kör ışık parlasın sırtımda varsın yaksın yine.
çok yürüdün,
çok yürüdün, zehrinden bana da bırak ki ben de yürüyeyim arkama bakıp ve arkama
bakıp utanmadan ve göz yumarak ve dayak yemiş egosuz bir çocuk gibi annesine sarılan.
telefonum
olmasın, adımı bilen mesajlar, yerine koyduğum sevgililer, gözlerin olsun
yalnız, zavallı sokaktan odama giren. gerçek olsun . beyaz arabalarla bozayım
yine kafayı. Çirkin olsun.
mükemmel bir
adam bir çocuk edasıyla uyusun kucağımda taksinin içinde, sarhoş, masum. eve
geç bıraksın beni. kapıda kafası karışsın.
sevgili,
karşımda umarsızca çay içen ve umarsızca gözlerime bakan, ufak bir çocuk olsun.
sıcak mesafesiz korunmasız ince kollar.
anın içinde kaybolmasın, büyümesin, ben uçtukça o düşüşümü beklesin
sabırla.
ve varsın
acı olsun bunca yıl kazıyıp bulduğum, aradığım acı olsun içindeki, yeter ki sen
ol, acı sen ol, burada ol, noktasızca cümle kur içime sıcak olsun temiz olsun
korkak olsun. koru beni başka herkesten koru başka kimseyi görmek istemedim
başka kimseyi tanımadım tanımak istemezdim, anlayışsız ol, kıskanç bile ol, bir
gizli bahçe masasına dayansın dizlerin.